• BIST 10643.58
  • Altın 2504.005
  • Dolar 32.1989
  • Euro 34.8984
  • İstanbul 18 °C
  • Ankara 17 °C

Sükût…

Hüseyin Gök
Bu ülkenin tamamı, tarihi ve bugünü düşünüldüğünde bir dizi sorun kendini gösterir.

 

Sayfalar, kelimeler yetmez belki bu sorunları anlatmaya, irdelemeye, çözümlemeye… Soru işaretleri gözümüzde iyice büyür ve “Bizden adam olmaz” a kadar gider…

 

Son zamanlarda benim gözüme gözüme batan, rahat ettirmeyen, kafamda bir yığın soru işaretiyle karşı karşıya bırakan diğerlerine nazaran bana göre daha büyük bir sorun var ve bu sorun, öyle üzeri kapatılacak cinsten de değil… Siz üzerine toprağı attıkça çemberinizin daraldığını, çevrenizin dağlarla kapandığını fark edersiniz. Ve son çıkış yolu da kapandığında işler sarpa sarar… Bu sorun için de son çıkış yolu kapanmak üzere ve biraz daha yılandan korkup yanaşmazsak üzerimize dağlar yığılacak…

 

Bahsettiğim sorun, milletçe suskunluğumuz, kayıtsızlığımız… Her şeye ama her şeye karşı tepkisiz kalışımız… Ne kadar eziyet etseler, kan kustursalar da ses çıkarmayışımız...Öğrencilik hayatımda gördüğüm en önemli sorunlardan biri de buydu… çevremdeki insanlar, yani yeni nesil, yani geleceğimiz, her şeye ama her şeye karşı kayıtsız. Bu durumu sadece genç neslimizde görseydim yine de gençliğe suç atıp durumun vahametini bu kadar dile getirmeye çabalamazdım ama maalesef birkaçımız hariç milletçe suskunluğa gömülmüşüz.

 

Şu anda ülkemizde bazı sorunlarla karşılaşıyoruz en önemliside bayrağımızın indirilmesi, üst kesimler kendince birşeyler söylemeye çalışıyor ama milletimiz hala suskun...Susmuşuz, kendi içimize kapanmışız ya da susturulmuşuz…

 

Yaşayabilmek için gerekli ihtiyaçlarımızı karşılayamadığımız hâlde mutluymuş gibi gözükmeye zorlansak da, birileri sadece ailesinin köklü geçmişine ya da parasına sığındığı hâlde müthiş tarihçi, sanatçı, gazeteci olarak anılsa da; çaba sarf ettiğimiz, hak ettiğimiz yere sadece soylu geçmişi olanlar sahip çıkıp biz olduğumuz yerde kalakalsak da, tabiri caizse bir meta gibi insanlık dışı şekilde seyahat etmeye zorlansak da ağzımıza biraz bal çalıp elimizden bal kavanozumuzu alsalar da ağzımızı açmak bir yana dudaklarımızı bile kıpırdatamayız…

 

Hepimiz yaşamsal ihtiyaçlarımızı karşılama, birbirimize karşı üstün olma derdine düşmüşüz ve asıl yaşam gereğimizi, insan olduğumuzu unutmuş, unutturulmuşuz… Toplu taşıma araçlarıyla her seyahat ettiğimde, kamu dairelerine her gidişimde, emekli insanlarla ve iş sıkıntısı çekenlerle her konuşmamda bunu gördüm…  Acımızdan ölecek durumdayız yine de açlığımızı haykıramıyoruz, açlığımızı da hissedemezsek diye…

 

Kimse susmasa… Avazı çıktığınca benliğini haykırsa… Neler olurdu?.. Kargaşa olurdu, arbede olurdu belki… Fakat gün olur, sular durulur ve herkes hakettiğini yüklenirdi… Hakettiği gibi yaşardı… Layıkıyla, insanca… Hakkımızı savunmak, hakkımızı almak zorundayız. İnsan olabilmemiz, millet olabilmemiz için… Bu konuda sivil toplum kuruluşlarına, tüm eğitim çevresine büyük iş düşüyor… Bir an evvel projeler üretilmeli ve bu suskunluğa bir son verilmeli, ses gelmeli…

 

Unutmayın suskunluk tarafsızlık değildir… Suskunluk karşı tarafa hak vermek, yapılanı desteklemektir… Ve bu düzenin bu durumda olmasında suskunlar da en az susturanlar, susturmaya çalışanlar kadar sorumludur.

 

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2010 Haber Bölge | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0534 325 83 00