• BIST 8885
  • Altın 3018.131
  • Dolar 34.3001
  • Euro 37.1624
  • İstanbul 13 °C
  • Ankara 3 °C

Görgünün Okulu Yok

Erdoğan KAYA
 
Çoktandır yazmayı düşünüp de bir türlü yazmaya sıra bulamadığım bir yazıyı şimdi yazmak istiyorum.

     İnsanlar görgüyü ne okumakla alır, nede parayla, görgü görerek öğrenilen bir terbiye ve ahlaki durumdur. Ahlaki durumun temelinde de insanların hak ve hukukları önde gelmesi gerekirken buna riayet ve dikkat çok azdır. Bir nevi hak ve hukukun öneminde dini inanç bana göre önde gelir. Bugün sizlerle paylaşacağım örneklemeleri mutlaka okumanızı tavsiye ederim.

      Hani bazen eylem ve protesto görür yaşarız, nedenini sorsan Türk milletinin yâda insanlarının hak ve hukukları yanında çıkarlarını korumak için yapıldığını duyarız. Hatta bu direnç ve eylemlerden dolayı insanların yaralanıp öldüklerine şahit oluruz. Bana göre bunun kadar önemli olan beraber ve toplu yaşamda inanıyorum ki, %70 birbirimizin hak ve hukukuna riayet etmiyoruz. Birlikte ve toplu yaşamayı öğrenememişiz haksızlığın daniskasını birbirimize yapıyoruz.

        Toplumun kullandığı park yerleri ve her insanın yararlandığı toplu yaşam yerlerini ne kadar temiz tutuyoruz? Sürekli yürüyüp geçtiğimiz yeri kendimizin gibi kullanarak orada başkalarının da haklarının olduğunu düşünmeden kişisel kullanmak bir haksızlık ve görgüsüzlük değil mi?

      Yazın Konya da özel bir hastaneye gittim, hastanenin koridorlarını bırakın tuvaletine yatak yoran at yat. Bu kadar temiz ve bakımlı, ama gelin görün ki, onu kullanan bizim insanımız buraya gelen herkesin kullandığını düşünmeden kendisine aitmiş gibi zerrei miktar koku hissetmediğiniz tuvaletin içinde sigara içip yere atıyor. İçerden çıkan adama bakıyorsunuz boğazında medeniyet yuralı takılı çırak durasınız gelir. Üstelik klozeti kullanmasını bilemeyip taşın tepesine çıkıp abdest yapıp berbat edip çıkıyor. Görevli dertleniyor, “ elini yıkamadan çıkıp kapı kolunu pislik eden adamlar var” diyor.

       Buyurun buradan yakın, o güzelim el değmeden soğuk sıcak akan lavobaya sümkürüp su tutmadan çıkan insanları. Ben bunun için çoğu zaman cebimde selpak taşıyorum umumi kullanılan kapıları selpakla tutmaya çalışıyorum. Bunu yaparken de inanın gören olur diye utanarak tutuyorum. Be kardeşim bu bir kul hakkı değil mi? Bu yerleri sadece sen mi kullanıyorsun.

      Yolda giderken çoğu zaman sokak da balgam görürsünüz, be kardeşim buradan sadece sen mi yararlanıyorsun? Başka insanların geçeceğini bilmiyormusun, hangi devirde yaşıyoruz al bir selpak cebine ne yapacaksan ona yap sonrada çöpe at.

         Arabanızda giderken önünüzde lüks bir araç gidiyor, sonra bir bakıyorsunuz camından sigara izmariti atılıyor ve arabanızın camına ateşli sigara izmariti değiyor. Bakıyorsunuz atanı, parasından dolayı çoğu insanın saygı duyduğu saygısız birisi. Diyorsunuz ki, varlıklı olmak yâda çok tahsil görmek medeni olmak değil ki, yüzüne tüküresiniz geliyor. Balkonda sigara içen modern hanıma bakıyorsunuz aşağıdan geçen insanın üzerine izmarit atıyor, yâda sokağa fırlatıyor. Bu insanlar kül tablası kullanmazlar mı demekten kendinizi alamıyorsunuz.

       Yine aracından poşete doldurduğu çöpü aracından sokağa fırlatan medeni insanlarda öyle. Avrupa’da çalışan birçok tanıdığı biliyorum izinden giderken araçlarına poşet alırlar, yolda yediklerini camdan atamazlar poşetleyip durdukları bir yerde çöp kovasına koyarlar. Neden gören plakanı verir arkandan ceza şak diye gelir. İşte ceza korkusu suç işlemeyi önleyen caydırıcılık unsurudur.

       Sokakta sigara içen insanlarımızda öyle, içtikleri sigara izmaritini yolun ortasına atar giderler. Bunu bir çöp kovasına atmayı düşünmezler. Yazın parklardaki banklarda otururken bakarsanız herkesin elinde bir kâse çekirdek yâda kuru yemiş çat pat yeyip sokağa atarız. Hele birde rüzgâr estiğini düşünün bu çekirdekler yeşilliklerin arasına da yerleşir çıkarın bakalım nasıl çıkaracaksanız çıkarın. Toplu yaşanan yerler kişisel yaşanan yerler değil, herkesin malı herkes ona göre kullanmalı. Apartmanlarda aynı şekilde, kimse kendisi için istemediğini başkasına reva görmemeli.

       Zaman zaman yazıyorum, toplu yaşamayı yâda medeniyetin M sini alamamışız. Toplu yaşamadaki hak ve hukuklar ülkeyi dışa karşı hak ve hukukta koruma kadar önemli. Eğer birbirimizin hak ve hukukunu korumuyorsak birlikte yaşamaktan nefret doğar. Nefretin olduğu yerde de kardeşlik ve dostluk olmaz. Önce medeni olmalıyız, birbirimizin ortak kullanma yerlerini düzgün kullanmalıyız. Bırakın toplu yaşadığımız yerleri evlerimiz de bile kişi haklarına dikkat etmeliyiz. İnsanlığın temiz ve huzurlu yaşaması birbirimizin haklarına riayetten geçer. Görgünün okulu yok görgü görerek öğrenilir.

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2010 Haber Bölge | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0534 325 83 00